0 532 202 46 83
fibadbagimsizdenetim@gmail.com
fibad
  • Anasayfa
  • Kurumsal
    • Hakkımızda
    • Bağımsız Denetim Nedir?
    • Yönetim Kurulu
    • Ortaklarımız
    • Denetim Ekibi
    • Ortaklarımız
    • Kalite Güvence Ekibi
    • İç Yönerge
    • Belgelerimiz
  • Hizmetlerimiz
  • Sorulan Sorular
  • Yayınlar
    • Basında Biz
    • Makaleler
    • Haberler
  • İletişim

HABERLER

Emrullah ÖNALAN\'ın Aile Şirketlerine ışık tutacak makalesi,

AİLE YAPILARI VE AİLE ŞİRKETLERİNİN KURUMSALLAŞMASI: ÜLKELERİN GELİŞİMİNDEKİ KRİTİK ROLÜ
                                                                                                                         Emrullah ÖNALAN
                                                                                                           Mali Müşavir/Bağımsız Başdenetçi

ANADOLU AİLE YAPISI VE ŞİRKETLEŞME 
Anadolu'daki aile yapısı, geçmişte erkek egemenliğine dayalı, otoritenin fiziksel güç ve geçim kaynakları üzerinden aile bireylerini adeta bir eşya veya mal gibi gören bir anlayışa sahipti. Bugün ise bu yapı, sosyolojik bir evrim süreciyle bu geleneksel anlayıştan uzaklaşmaya çalışıyor. 
Yaklaşık yarım asırlık meslek hayatımda, özellikle son 10 yılda aile şirketlerinin denetimi ve konkordato raporlarının hazırlanması sırasında edindiğim tecrübeler, bu şirketlerin başarısız olmalarının en temel nedeninin, aile içindeki alışkanlıkların iktisadi hayata taşınması olduğunu gösteriyor. 
Yaklaşık çeyrek asır önce, muhasebe ve mali müşavirlik hizmeti verdiğim firmalara, "Eğer becerebiliyorsanız işletmenizi kurumsallaştırın; eğer bunu başaramıyorsanız, kurumsal bir yapının parçası olarak kurumsallaşmayı öğrenin" gibi tavsiyelerde bulunurdum. Bu öneriler, aile şirketlerinin daha sağlam ve sürdürülebilir bir yapıya kavuşmalarına yardımcı olmayı amaçlıyordu.                                                    

TÜRKİYE VE DÜNYADA AİLE ŞİRKETLERİNE BAKIŞ: 
Dünyada yaklaşık 40 yıl öncesi ve sonrası dönem aile şirketleri üzerine yapılan araştırmalar, bu şirketlerde mülkiyetin önemli bir rol oynadığını ortaya koymuştur. Araştırmacılar, bu dinamikleri anlamak için "üç daire modeli" adını verdikleri bir yapı geliştirmişlerdir. Bu model, Aile, Şirket ve Mülkiyet eksenlerinde üç temel çıkar grubunun birbiriyle olan organik ilişkilerini inceleyerek, aile şirketlerine anlamlı bir çerçeve sunmayı amaçlamıştır.
Bu gruplar şu şekilde sınıflandırılabilir:
- Aile,
- Şirket,
- Mülkiyet.
Her bir grupta yer alan unsurlar "aktör" olarak tanımlanmaktadır. Bu gruplar, her biri bir daire ile temsil edildiğinde, dairelerin birbiriyle kesişim noktaları; tüm dairelerin ortak alanları ve her birinin tekil bölgeleri, aile şirketlerinde yönetim ve karar alma mekanizmalarını belirlemede kritik bir yapı oluşturur.
      

Özellikle bu üç grubun kesişim alanları (Aile & Mülkiyet 4; Mülkiyet & İşletme 5 ve Aile & İşletme 7 alanları) ve en önemlisi de 6’ncı alan Aile, Mülkiyet ve Şirket kesişi alanı, şirketin geleceği açısından büyük önem taşır. Bu kesişim noktasındaki güçlü bağlar, şirketin devamlılığı, beklentiler ve güven konusunda olumlu bir etki yaratır. Bu model, aile şirketlerinin karmaşık yapısını anlamak ve yönetim stratejileri geliştirmek için önemli bir araç olarak kabul edilmektedir. 


AİLE ŞİRKETLERİNDEKİ ANA SORUNLAR

Aile şirketleri, yapıları gereği birçok avantaj sunarken, aynı zamanda önemli zorluklarla da karşı karşıya kalır. Bu zorlukların başında, aile bireyleri arasında ortaya çıkan haksız beklentiler ve bu beklentilerin zamanla çıkar çatışmalarına dönüşmesi gelir. Bunun yanı sıra, kurucunun aile bireyleri arasında hisse dağılımı yaparken yaşadığı güç ve otorite devri sorunları, şirket içinde güven eksikliğine yol açabilir. Ayrıca, aile yapılarında sıklıkla görülen vizyon eksikliği ve kurumsallaşma altyapısının yetersizliği, bu şirketlerin uzun vadeli başarısını engelleyen temel sorunlar arasındadır.
Aile Yapıları ve Şirketler Üzerine Kısa Bir Analiz
Aile yapıları, birçok faktöre bağlı olarak şekillenir. Coğrafi ve sosyolojik koşullar, ailenin büyüklüğü, yerleşim yeri ve parçalanmış aile özellikleri, bu yapıyı belirleyen unsurlardır. Aileler, büyüklüklerine göre geleneksel (geniş) aile ve çekirdek aile olarak ikiye ayrılırken, yerleşim yerlerine göre de kırsalda yaşayan, gecekonduda yaşayan ve kentte yaşayan aileler olarak üç gruba ayrılabilir. 
Ancak, kanaatimce bu sınıflandırmaya ek olarak, özellikle Sanayi Devrimi öncesi ve sonrası dönemlerde ortaya çıkan vizyoner aile yapıları üzerinde durulması gereken bir konudur. Sanayi Devrimi öncesinde, aile yapıları daha çok devlet yönetimi ve hükümranlık anlayışına dayanırken, Sanayi Devrimi sonrasında finansal ve ekonomik güç merkezli vizyoner aile yapıları ortaya çıkmıştır. Bu aileler, siyaset üzerinden devletleri yönetmiş ve dünyaya yön vermiştir.
                                                               
Türkiye'de Aile Şirketlerinin Kurumsallaşma Serüveni
Türkiye'de aile şirketlerinin kurumsallaşma süreci genellikle iki şekilde ilerlemektedir:
1. Küresel ve ulusal kurumsal yapılardan bağımsız olarak devam eden aile şirketleri: Bu şirketlerin yaşam süreleri genellikle kısadır. Belli bir büyüklüğe ulaştıktan sonra ya da kurucunun sağlık sorunları veya vefatı nedeniyle faaliyetleri sona erer.
2. Büyük kurumsal firmaların bayisi veya distribütörü olarak devam eden aile şirketleri: Bu şirketler, kar oranları daha düşük olsa da yaşam süreleri daha uzundur. Kurumsal yapıya entegre olmaları, onların sürdürülebilirliğini artırır.
  Aslında bu model devletlerin kurumsallaşması açısından da önemlidir. Bu sebeple Devlet Yapısı ile Demokrasinin Kurumsallaşması açısından Türkiye’nin AB ile bütünleşmesini ülkemizin geleceği açısından önemli buluyorum. 
Bu süreçte dikkat çeken bir diğer nokta ise, eğitim seviyesi düşük bireylerin kurduğu ve yönettiği şirketlerin, eğitimli bireylerin yönettiği şirketlere kıyasla daha uzun ömürlü ve başarılı olmasıdır. Bu durum, acaba eğitim sistemimizin eksikliklerinden mi kaynaklanıyor, yoksa Türkiye'nin ticari ve ekonomik ortamının bir sonucu mu? Bu sorunun cevabı, üzerinde derinlemesine çalışılması gereken bir konu olarak karşımıza çıkıyor.
Aile Şirketlerinin Kurumsal Sürdürülebilirliği ve Vizyoner Aile Yapısı
Bu makalede, aile şirketlerinin kurumsal sürdürülebilirlik açısından neden başarısız olduklarını ve vizyoner aile yapısının bu sorunlara nasıl çözüm olabileceğini ele alacağız. Vizyoner aile yapısı, yalnızca şirketin bugününü değil, geleceğini de planlayan, stratejik düşünen ve kurumsal bir altyapı oluşturan ailelerin benimsediği bir modeldir. Bu model, aile şirketlerinin hem aile içi çatışmaları minimize etmesine hem de uzun vadeli başarı elde etmesine yardımcı olabilir. 
Sonuç olarak, aile şirketlerinin başarısı, yalnızca ekonomik faktörlere değil, aynı zamanda aile içi dinamiklere, vizyoner bir yaklaşıma ve kurumsal bir yapıya bağlıdır. Bu unsurların doğru bir şekilde yönetilmesi, aile bireylerinden yönetime talip olanların, “Yöneticiliğin aslında bir bahçıvanlık olduğu, bahçedeki gülleri,çicekleri  hatta dikenleri dahi mevsimine göre gübreleyip, gümüşlendirip, sulayıp verim alma sanatı olduğunu idraki ile aile şirketlerinin hem yerel hem de küresel ölçekte varlıklarını sürdürmelerini sağlamalarını güçlendirecektir.
 
Dünya ve Türkiye’de Aile Şirketlerinde Kurumsallaşma Serüveni
Aile şirketleri küresel ekonomide önemli bir rol oynamakta, istihdama, yeniliğe ve ekonomik büyümeye katkıda bulunmaktadır. Kesin rakamlar “aile şirketi” tanımına ve incelenen bölgeye                       göre değişebilmekle birlikte, araştırma ve anketler dünya genelindeki yaygınlıklarına ilişkin genel bir anlayış sağlamaktadır.                                                                                                                                                                                          
Dünya Genelinde Aile Şirketlerinin Oranı
Küresel Yaygınlık: Aile şirketleri, bölgeye ve sektöre bağlı olarak dünya genelindeki tüm işletmelerin %70-90'ını oluşturmaktadır.
Küresel GSYH'nin tahmini %70-90'ına katkıda bulunurlar ve küresel işgücünün %50-80'ini istihdam ederler.                                                
Bölgelere Göre:
Avrupa: Aile şirketleri Avrupa ülkelerindeki tüm işletmelerin %60-90'ını temsil etmektedir. Örneğin Almanya'da tüm işletmelerin yaklaşık %90'ını oluşturmaktadırlar.
Kuzey Amerika: Amerika Birleşik Devletleri'nde aile şirketleri tüm işletmelerin %90'ını oluşturmakta ve GSYİH'nin %64'üne katkıda bulunmaktadır.
Asya: Hindistan ve Çin gibi ülkelerde aile şirketleri özel sektöre hakimdir ve tüm işletmelerin %75-95'ini temsil etmektedir.
Latin Amerika: Brezilya ve Meksika gibi ülkelerde tüm işletmelerin %80-90'ını oluşturan aile şirketleri de oldukça yaygındır.
Afrika: Aile şirketleri birçok Afrika ekonomisinin belkemiğini oluşturmakta ve tüm işletmelerin %80-90'ını temsil etmektedir.


Sektöre Göre:
Aile işletmeleri, dünya genelindeki işletmelerin çoğunluğunu oluşturan küçük ve orta ölçekli işletmelerde (KOBİ'ler) özellikle baskındır.
Ayrıca tarım, perakende, imalat ve hizmet sektörlerinde de önemli bir yere sahiptirler.


AİLE ŞİRKETLERİNİN ÖNEMİ ve ZORLUKLARI
Ekonomik Katkı: Aile şirketleri hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ekonomilerde istihdama ve GSYH'ye önemli katkılarda bulunmaktadır.
Genellikle istikrarı ve sürdürülebilir büyümeyi teşvik eden uzun vadeli bir bakış açısına sahiptirler.
Sosyal Etki: Aile şirketleri kendi toplumlarında derin köklere sahiptir ve genellikle yerel kalkınmayı ve sosyal girişimleri desteklerler. İlişkilere ve güvene öncelik verme eğilimindedirler, bu da daha güçlü paydaş katılımına yol açabilir.
Zorluklar
Yaygınlıklarına rağmen aile şirketleri, halefiyet planlaması, yönetişim ve aile dinamikleri ile iş ihtiyaçları arasında denge kurma gibi benzersiz zorluklarla karşı karşıyadır. Aile şirketlerinin yalnızca yaklaşık %30'u ikinci nesle, %15'inden azı ise üçüncü nesle ulaşabilmektedir.                                                                                                           
.Aile şirketleri, dünya genelindeki işletmelerin çoğunluğunu temsil eden ve istihdama ve GSYİH'ye önemli ölçüde katkıda bulunan küresel ekonominin temel taşlarından biridir. Yaygınlıkları bölgelere göre değişmekte olup, yükselen piyasalarda ve gelişmekte olan ekonomilerde daha yüksek oranlara sahiptirler. Zorluklarla karşılaşsalar da, uzun vadeli yönelimleri ve toplum odaklılıkları onları ekonomik ve sosyal kalkınma için hayati kılmaktadır. Politika yapıcılar ve iş dünyası liderleri, sürdürülebilirliklerini ve küresel refaha katkılarının devamını sağlamak için hedefe yönelik girişimler yoluyla aile şirketlerini desteklemelidir.
Aile şirketlerinde kurumsallaşma, nesiller boyu sürdürülebilir bir yapı oluşturmak için kritik bir öneme sahiptir. Bu süreçte, vizyoner insan faktörü ile sistematik bir yönetim anlayışının bir araya gelmesi gerektiği kanaatindeyim. Kurumsal bir sistemin başarılı olabilmesi için, liyakatli ve vizyoner insan kaynağı ile birlikte, sağlam bir kurumsal yönetim yapısının oluşturulması şarttır. Ancak maalesef, aile şirketleri büyüdükçe genellikle iki temel konuda yetersiz kalmaktadır.
1. Vizyoner Yönetim
Aile şirketlerinde, aile içinden sürekli olarak başarılı ve kurumsal kültüre sahip yöneticiler yetiştirmek oldukça zordur. İşler büyüdükçe ve şirket farklı alanlara yayıldıkça, bu genişlemenin getirdiği riskleri öngörebilen dışarıdan yetişmiş profesyonel yöneticilere ve danışmanlara ihtiyaç duyulur. Bu durum, sermaye sahipleri ile profesyonel yönetim arasında bir iş birliğini zorunlu kılar. Bu iş birliğinin sağlıklı bir şekilde yürütülebilmesi için, yönetimi denetleyecek bağımsız denetim mekanizmalarının kurulması büyük önem taşır.
Kurumsallaşma sürecinde, sermaye sahipleri, yönetim ve denetim birbirinden ayrılmalıdır. Bu ayrım, etkin bir sistemin kurulabilmesi için gereklidir. Bu noktada, uzmanlardan oluşan bir iç denetim mekanizması ve sağlam bir kurumsal yönetim yapısı zorunluluk haline gelir.
2. Güçlü Öz Sermaye
Aile şirketlerinin kuruluş aşamasında kayıtlı öz sermaye yetersiz kaldığında, şirketin büyümesi ve sürdürülebilirliği için ortaklar, kurumsal yatırımcılar, finans kurumları ve bireysel yatırımcılar gibi farklı kaynaklardan sermaye temin edilmesi gerekebilir. Bu tür sermaye ortaklıklarının kurulması, sermaye sahiplerinin birbirlerine karşı sorumluluklarını artırır ve bağımsız denetim mekanizmalarının kurulmasını zorunlu kılar. Bu sayede, taraflar arasında güven ortamı sağlanır ve şirketin sürdürülebilirliği desteklenir.
Vizyoner Aile Yapısı ve Kurumsallaşma
Vizyoner aile yapısı ve kurumsallaşma, yalnızca borsa şirketleri için değil, aile şirketleri için de büyük önem taşır. Dünyada aile şirketlerinin oranı %50 civarında iken, Türkiye'de bu oran %90'ın üzerindedir. Bu durum, aile şirketlerinde yaşanan krizlerin hem aile fertleri arasındaki sevgi ve saygı bağlarını zedelediğini hem de toplumun geniş bir kesimini sosyal ve ekonomik açıdan olumsuz etkilediğini gösterir. Bu tür krizler, ülkenin genel sosyoekonomik gidişatına da zarar verebilir.
Özellikle Avrupa Birliği ülkelerinde, devletlerin devamlılığından daha uzun süre varlığını sürdüren 500 yıllık şirketlerin olması, vizyoner aile yapılarının ve mesleki birikimlerin nesiller boyu aktarılmasının önemini ortaya koymaktadır.  

                                                      
Aile Şirketlerinin Yapısal Sorunları
Aile şirketleri genellikle, aileden bir girişimcinin başlattığı ve daha sonra ailenin çoğunlukla işin içinde yer aldığı yapılardır
Ancak, ailenin kendine özgü kültürü ve gelenekleri, şirketin işleyişine yansıyarak kurumsal bir yapının oluşmasını zorlaştırabilir. Gözlemlediğim bir diğer önemli sorun ise, aile bireylerinin fıtratına uygun eğitim almadan ve kendilerini tam anlamıyla kurumsal firmalarda yetiştirmeden, doğrudan aile şirketlerinin yönetimine dahil olmalarıdır. Bu durum, aile şirketlerinin kurumsallaşmasının önündeki en büyük engellerden biridir.
Ayrıca, aile şirketlerinin aile fertlerine kolayca maddi imkânlar sunması, aile bireylerinin profesyonelleşmesini engelleyen bir diğer faktördür. Oysa aile şirketlerinin asıl amacı, şirketin maddi ve manevi varlıklarını gelecek nesiller için verimli bir şekilde büyütmek ve devamlılığını sağlamaktır. Bu hedef doğrultusunda, şirketin kurumsal sürdürülebilirliğini sağlamak ve servetin bir bütün olarak korunup büyütülmesini hedeflemek gerekir.

Çözüm Önerileri
Bu süreçte, aile şirketlerinin kurumsallaşmasını sağlamak için aşağıdaki adımların atılması önemlidir:
1. Aile Anayasaları: Aile bireylerinin ailenin geçmiş ticari birikiminin süreklilik sağlayacak   şekilde  vizyoner bir anlayışla yetiştirilmesi ve aile ile şirket ilişkilerinin düzenlenmesi için aile anayasaları oluşturulmalıdır. Bu anayasalar, aile içi paylaşımların adil bir şekilde düzenlenmesini ve aile birliğinin korunmasını sağlayabilir.
2. İç Yönergeler: Aile ve şirket ilişkilerinin sağlıklı bir şekilde yürütülmesi için iç yönergeler hazırlanmalıdır. Bu yönergeler, aile sırlarının korunması ve aile mahremiyetinin sağlanması açısından da önemlidir.
3. Profesyonel Eğitim: Aile bireylerinin, kendi şirketlerinde yönetime dahil olmadan önce, kurumsal firmalarda kendilerini yetiştirmeleri teşvik edilmelidir. Bu sayede, hem profesyonel bir bakış açısı kazanılır hem de şirketin kurumsal yapısı güçlendirilir.
Aile şirketlerinin başarısı, yalnızca ekonomik faktörlere değil, aynı zamanda aile içi dinamiklere, vizyoner bir yaklaşıma ve sağlam bir kurumsal yapıya bağlıdır. Bu unsurların doğru bir şekilde yönetilmesi, aile şirketlerinin hem yerel hem de küresel ölçekte varlıklarını sürdürmelerini sağlayacaktır. Vizyoner aile yapısı ve kurumsallaşma, aile şirketlerinin gelecek nesillere aktarılmasında kilit bir rol oynar.
Aile Şirketlerinde Karakteristik Alışkanlıklar ile Şirketin Kurumsal Çıkarlarının Çelişmesi Nasıl Önlenir?
Aile bireylerinin özel istek ve ihtiyaçları ile şirketin ihtiyaçlarının önceliklerinin farklı olması, aile içi ilişkilerdeki geleneksel davranışların şirketle ilgili kararlarda etkili olması, aile içinde genellikle büyüklere saygının esas alınması ancak bu saygının rasyonel olmayan kararlara yol açması, özellikle ilk kurucunun gözü kara anlayışıyla aile bireylerini ve profesyonel yöneticileri otoriter bir yaklaşımla saf dışı bırakması, kurumsal sürdürülebilirliği tehlikeye atmaktadır. 
Aile anayasaları, aile şirketlerinin kurumsallaşmasını ve sürdürülebilirliğini sağlayan en önemli etkenlerden biridir. Aile Şirketi Anayasası'nın amacı, aile bireyleri ile şirket işlerinin nasıl bir etkileşim içinde olacağını düzenleyen stratejileri kapsamalıdır.
Çağın gereklilikleri ve şirketin gelişimine paralel olarak güncellenebilen aile anayasasının içeriği, şirketin kurumsal vizyonu ile aile bireylerinin ortak payda ihtiyaçlarını karşılayabilecek şekilde kurumsal bir misyona sahip olmalıdır..      
                                                                                                                                                           
Aile Şirketlerinin Geleceği Açısından Aile Anayasaları
Aile anayasaları, aile şirketlerinin kurumsal yapılarının güçlenmesi için hazırlanır:
- Aile bireylerinin şirket bünyesinde güven ve bağlılık, karşılıklı saygı, şeffaflık, sosyal uyum, ruh sağlığı ile sorunları birlikte çözme azmini artırarak aile değerlerinin korunması ve sürdürülmesini sağlamak,
- Aile şirketlerinin kurumsal sürdürülebilirliğini sağlayarak nesiller boyu devamını temin etmek,
- Aile bireyleri arasındaki ilişkiler ile şirketin iş ilişkilerinin birbirinden bağımsız değerlendirilmesini sağlamak,
- Şirket yönetiminde görev alan profesyonel seviyeye gelmiş aile bireylerinin maddi ve manevi haklarının korunmasını temin etmek,
- Aile şirketi ortakları arasında şeffaf hesap verilebilirlik ile adaletli paylaşımın sürdürülebilirliğini sağlamak.
Peki, Nedir Kurumsal Sürdürülebilirlik?
Kurumsal sürdürülebilirlik, gelecek nesillerin hak ve hukukunu tehlikeye atmadan, ekolojik sistem ve biyolojik çeşitliliğe zarar vermeden, bir kurumun nesiller boyu sürdürülebilirliğini sağlamak ve insan ömrü ile sınırlı olmayacak şekilde ihtiyaç duyulan sistemi kurmaktır. Kurumsallaşma, girişimcinin kendi hayatı ve iş yapış kapasitesiyle sınırlı kalmadan, şirketin anonimleşerek en azından sürdürülebilir hale gelmesi ve nesiller boyu devam etmesini sağlayacak vizyoner bir yönetim anlayışı ve sistemini birlikte kurmaktır. 
Kurumsal yapı içerisinde dışarıdan ihtiyaç duyulan personel adaptasyonunu sağlayacak en önemli konu, şirketin stratejilerini, politikalarını, iş yapış biçimlerini sistematik bir şekilde yazılı ve dokümante hale getirmektir. Bunun sürekli bir kurumsal dönüşüm ve gelişim süreci olduğuna yöneticilerin tam olarak inanmasını sağlamak gerekmektedir. Aynı zamanda, vizyoner bir düşünce ile yönetim felsefesinin temelini oluşturmak, kurumsallaşmanın sürdürülebilirliğinin özünü oluşturmaktadır.
Aile Şirketlerinin Kurumsallaşma Projesinin Amacı
- Ailenin vizyonu ile şirketin vizyonu arasında bir ortak payda yaratarak, aile ve şirket vizyonu arasında çatışmayı engellemek temel ilke olmalıdır.
- Şirketin sürdürülebilirliğinin sağlanması için şirket kurumsallaşmasının yanı sıra, aile ilişkilerinin de kurumsallaştırılması gerekmektedir.
- Şirketin, ailenin duygusal ilişkilerinden bağımsız bir şekilde yönetilmesini sağlayarak, şirketin kurumsal sürdürülebilirliğine katkıda bulunmak.
- Şirketin kuruluş amaçları doğrultusunda kurumsal sistemlerin ve organizasyonun kurulması ile aile üyeleri ve profesyonel yöneticiler arasındaki çatışmaların yaratacağı zararlardan işletmeyi ve aileyi korumak.
- Aile içinden gelen yöneticiler ile aile dışından gelen profesyonellerin doğru kurumsal yönetim ilişkileri çerçevesinde yürütülmesine imkân verecek zemini oluşturmak.
 - Firmalarda riskleri minimize etmek için, strateji ve operasyonları destekleyecek gerekli mekanizmaların işletilmesi, şirketin daha profesyonel ve kurumsal bir yapıda yönetilmesi, organizasyon yapısının verimliliğin bir yönetim anlayışı haline getirilerek, stratejik süreç ve prosedürlerin dokümante edilerek iletişimin etkin bir şekilde akışının sağlanması, ulusal ve global platformda dirençli hale getirilmesi.
Aile şirketlerinde kurumsallaşma, öncelikle aile üyelerinin buna inanması ve bunu bir hayat tarzı haline getirmesi ile mümkündür. Aile şirketlerinde genellikle ikinci neslin devreye girmesiyle gelenek ile yenilik arasında problemler başlamakta ve bu durum, aile şirketinin parçalanmasına kadar gidebilmektedir. 
Sonuç olarak, şirketin daha iyi işler yapması, büyümesi ve gelişmesinde engel oluşarak, şirketin kurumsal yapısı daha fazla zarar görmektedir. Aile şirketlerinde yaşanan bu örtülü çekişmeler, yönetimle ilgili konuların açıkça konuşulamaması sonucu, şirket paydaşlarını güven bunalımına itmekte ve şirketin gelişmesi için harcanması gereken enerji buharlaşmaktadır. Bunları önlemenin yolu, düşünce devrimi ile kurumsallaşmayı sağlamaktan geçmektedir.
Bu handikapların yaşanmaması için, aile şirketlerinde "Aile Anayasası" olarak tarif ettiğimiz ana omurganın sağlam bir şekilde oluşturulması gerekmektedir. Tabii ki, meselenin sadece yazılı bir metin ortaya koymakla çözülemeyeceği, ortak bir misyon ve bu hedefe yürümeyi devamlı gözetleyip denetleyecek mekanizmaların da birlikte işlevsel hale getirilmesi zorunludur. Bu konuda, aile bireylerinin konumlarını belirlemek ve aile anayasasının özünü hayata geçirecek dış hizmet ve profesyonellerden destek almak oldukça faydalı olacaktır.
Geçmiş dönemdeki tecrübeler, aile şirketlerinde birinci nesilde kurumsallaşmayı sağlayan işletmelerin, kurumsal varlığını sürdürme şanslarının daha yüksek olduğunu göstermektedir. Bu süreçte kurumsallaşmanın sağlanamaması, aile içi çekişmelerin şirketi iflasa kadar götürebileceğini ortaya koymaktadır. İçeriden kaynaklanan bu sorunları görmezden gelmek, konuşmamak ya da kaçmak yerine, basiretsiz girişimci pozisyonundan çıkmak, zor zamanlarda önemli değişim ve dönüşümlere karar verebilmek ve inisiyatif almak gerekmektedir.


Aile Şirketlerinde Kurumsallaşmayı Kolaylaştırıcı Faktörler
1. Aile Bireylerinin Güven ve İnanç Duygusu: 
Aile şirketlerinde kurumsallaşmayı kolaylaştırmanın en önemli gücü, aile bireylerinin şirketin geleceği ile kendi geleceklerinin güvence altında olacağına inanmalarıdır. Bu inanç, kurumsal yapıya geçiş sürecinde motivasyon ve iş birliğini artırır.
2. Liyakat ve Profesyonel Yönetim: 
Liyakatli aile bireyleri ile dışarıdan alınan profesyonel insan kaynağının yönetim ve stratejik çalışma alanlarına entegre edilmesi, uzun vadeli bir sürece adaptasyon sağlar. Bu, şirketin sürdürülebilirliği için kritik bir adımdır.
3. Tüzel Kişiliğe Saygı ve Kurumsal Misyon: 
Aile bireyleri ve yöneticileri, şirketi kendi malı veya kasası gibi görmemeli, şirketin tüzel kişiliğine saygı duyarak kurumsal misyona odaklanmalıdır. Anonim bir kurumsal şirket oldukları gerçeğini benimsemeli ve bu bakış açısını içselleştirmelidir.        
4. Paydaşların Ortak Çıkarı ve Toplumsal Fayda: 
Bu ilkeler, şirket paydaşı aile bireylerinin düşünce dünyasına yerleştirildiğinde, sadece aile için değil, tüm paydaşlar için daha fazla kazanç sağlanırken, devlete daha çok vergi ödenmesi ve dünyaya daha dirençli bir şirket yapısı ortaya konulması mümkün olacaktır. Başarının yolu, bireylerden bağımsız ancak bireylerin ve gelecek nesillerin ortak geleceğini sürdürülebilir bir kurumsallaşma anlayışıyla sağlam bir vizyona taşımaktan geçer. Bu çalışmalar, daha büyük ve güçlü kurumsal şirketler oluşturma çabamızı destekleyerek, sadece ailemiz için değil, ülkemiz ve dünya için daha faydalı işlerin öncülüğünü yapmamızı sağlayacaktır.
Kurumsal Sürdürülebilirlik Danışmanlığına Yönelik Çalışmalarımızın Çıktıları;
ÖNEM yaklaşımı olarak, aile şirketleri ile birlikte yürüteceğimiz sürdürülebilir kurumsallaşma danışmanlığı çerçevesinde aşağıdaki çıktıları hedefliyoruz:
- Aile bireylerinin tanınması ve aile anayasasının hazırlanması: aile bireylerinin rolleri, sorumlulukları ve haklarının net bir şekilde tanımlandığı bir aile anayasası oluşturulması.

- Aile yönetim kurulu üyeleri ile çalışma prensiplerinin belirlenmesi: aile üyelerinin yönetim kurulundaki görev ve sorumluluklarının açıkça tanımlanması.

- Aile üst gözetim ve denetim komitesi üyeleri ile çalışma prensiplerinin belirlenmesi: şirketin denetim mekanizmalarının etkin bir şekilde işlemesi için gerekli yapıların oluşturulması.

- Aile icra kurulu üyeleri ile çalışma prensiplerinin belirlenmesi: icra kurulunun görev tanımları ve çalışma prensiplerinin netleştirilmesi.

- SPK ve KAP standartlarına uygun şeffaflık ve kurumsallık raporlarının yayınlanması: şirketin şeffaflık ve kurumsallık standartlarına uygun raporlar hazırlanarak web sayfasında yayınlanması.

- Stratejik risk yönetimi ve iç denetim mekanizmasının oluşturulması: şirketin risk yönetimi ve iç denetim süreçlerinin sistematik hale getirilmesi.

- Bağımsız denetim ve danışmanlık sistematiğinin belirlenmesi: bağımsız denetim ve danışmanlık hizmetlerinin etkin bir şekilde yürütülmesi.

- Ortaklık pay ve menfaat sahipleri ile ilişkilerin analizi: ortakların hak ve menfaatlerinin korunmasına yönelik analizler yapılması.

- TFRS veya BOBİFRS’ye uygun finansal raporlar ve denetim süreçleri: uluslararası finansal raporlama standartlarına uygun raporların hazırlanması ve denetlenmesi.

- Sürdürülebilir kurumsal yazılı ve dijital hafızanın oluşturulması: şirketin kurumsal hafızasının yazılı ve dijital olarak dökümante edilmesi.

- Güncellenmiş yönetim ve insan kaynakları organizasyon şeması: şirketin organizasyon yapısının güncel ihtiyaçlara uygun hale getirilmesi.

- Yazılı prosedür ve süreçlerin belirlenmesi ve hayata geçirilmesi: şirketin iş süreçlerinin standartlaştırılması ve yazılı prosedürler haline getirilmesi.

                                                 
Aile Şirketlerinde Kurumsal Sürdürülebilirliği Hayata Geçirmenin Yolları
Vizyoner bir aile ve şirket kültürünün pekişmesi, bu konuda görev alanların izlemesi gereken yol, yöntem, ilke ve uygulamalar şu şekildedir:
- Aile geleneğinin aile anayasası misyonuna evrilmesi: ailenin sahip olduğu geleneksel değerlerin, Aile Anayasası’nın misyonu doğrultusunda evrilmesi.
- Hataların tekrarlanmaması ve hedefe odaklanma: kurumsallaşma sürecinde yaşanan hataların tekrarlanmaması ve belirlenen hedefe doğru kararlılıkla yürünmesi.
- Kuruluştan beri kazanılan tecrübelerin adaptasyonu: şirketin kuruluşundan bu yana kazanılan tecrübelerin, yeni kurumsal misyona uyum sağlayacak şekilde adapte edilmesi.
- Şirketin yeni kurumsal vizyonu: bugüne kadar yapılan çalışmalar ile bundan sonra yapılacak çalışmaların, paydaş aile bireyleri ve çalışanlara bir ufuk çizgisi haline getirilmesi.
ÖNEM YAKLAŞIMINDA KURUMSALLAŞMA SÜRECİ
ÖNEM yaklaşımında, kurumsallaşma süreci dört aşamada gerçekleşir:
1. Aile anayasası ve şirket kurumsal iç yönergesinin uyumlu şekilde oluşturulması:  Aile Anayasası ile şirketin iç yönergelerinin uyumlu hale getirilmesi.
2. Şirketin üst yönetim ve iç denetim yapısının şekillendirilmesi:  Şirketin üst yönetim ve denetim mekanizmalarının etkin bir şekilde yapılandırılması.
3. İnsan kaynaklarının liyakat esasına göre yapılandırılması:  İnsan kaynaklarının iş ve işgören uyumu çerçevesinde liyakat esasına göre düzenlenmesi.
4. Yönetim metrikleri ve dijital dönüşüm entegrasyonu:  Yönetim metrikleri seti ile dijital dönüşüm süreçlerinin entegre edilmesi.
Bu adımlar, aile şirketlerinin sürdürülebilir bir kurumsal yapıya kavuşmasını sağlayarak hem aile hem de şirket için uzun vadeli başarıyı garanti altına alır.


Dinamik Bir Süreç Olan Kurumsallaşma:                                                                                
ÖNEM yaklaşımında Dört Aşamada Kendini Yenileme
Kurumsallaşma, dinamik bir süreçtir ve aşağıdaki dört aşamada sürekli olarak kendini yenileyerek gelişir:

1) Aile Anayasası ve Şirket Kurumsal İç Yönergesinin Oluşturulması
Aile anayasası, aile şirketinin kurumsal vizyonunu oluşturacak temel konuları kapsayan, paydaş aile bireylerinin birbirleriyle olan aile ve iş ilişkilerini kurumsal bir anlayışla yönetebilmelerini sağlayan bir rehberdir. Aile Anayasası ile uyumlu olarak hazırlanan Şirket İç Yönetim Yönergesi, yönetim ilkelerini içeren ve şirketin geleceğini kurgulamayı amaçlayan bir belgedir. Bu belge, şirketin kurucuları ile diğer aile fertlerinin ortak düşüncesiyle oluşturulur ve uyulması zorunlu kurallar ile ilkeleri yazılı ve hukuki bir zeminde tanımlar.

Aile Anayasası’nın omurgası, geçmiş tecrübeler, karşılıklı fikir alışverişleri ve çekincelerin giderilmesiyle oluşturulur. Bu süreçte, tüm paydaşların fikirleri alınarak hemfikir olunan temel ilkeler yazılı metinlere aktarılır. Aile Anayasası’nın ruhuna uygun olarak, Şirket İç Yönergesi (Şirket Anayasası) hazırlanmalıdır. Bu yönerge, şirketin varlıkları, borç ve alacakları, faaliyetleri ve temel sorunlarıyla ilgili fikir ayrılıklarını çözmek için bir rehber niteliğindedir. Sonuca bağlanamayan konular, Aile Anayasası, Şirket İç Yönergesi ve ulusal/uluslararası yasalara göre değerlendirilir.
Aile Anayasası’nın ruhu, her paydaş aile üyesinin belirlenen kurallara uyum sağlamak için bazı fedakarlıklarda bulunmayı kabul etmesine dayanır. Yazılı metinler ise bu ruhun somutlaşmış halidir. Aile şirketlerinde sürdürülebilir kurumsallaşmanın en önemli aşaması, Aile Anayasası ve Şirket İç Yönergesinin oluşturulmasıdır. Bu süreçte, yönetim kurulu yapısı da şekillenir.

2) Şirketin Üst Yönetim ve İç Denetim Yapısının Şekillendirilmesi
Türkiye’deki aile şirketlerinin temel amacı, aileyi geçindirmek, çocuklarına iş ortamı sağlamak ve varlıklarını artırmaktır. Bu süreçte, üst yönetim genellikle aile büyüklerinden oluşur. Ancak, aile üyelerinin tecrübe ve mesleki birikimlerine göre görev dağılımı yapılarak, kurumsallık ve verimlilik sağlanmalıdır. Aile bireylerinden oluşan yönetimin yetersiz kalması durumunda, dışarıdan liyakat sahibi profesyonellerin yönetime dahil edilmesi gerekebilir.
Üst yönetim görevleri, icra ve fonksiyonel olarak ayrılmalıdır. Yönetim kurulu yapısı, liyakat esasına göre kurgulanmalı, görev bölümü, toplantı şekilleri, üye sayısı ve karar alma süreçleri açıkça tanımlanmalıdır. Şirketin kurumsal yapısının güçlenmesi, dinamik bir iç denetim ve bağımsız dış denetim mekanizmalarıyla mümkündür. Dünyada kabul görmüş kurumsal yönetim ilkelerine uyum, bağımsız yönetim kurulu üyeleri ve denetim yapıları, kurumsal sürdürülebilirliği sağlar.
Bu süreçte, aile bireyleri ve dışarıdan gelen profesyonellerin görüşlerine saygı gösterilmeli, stratejik ve operasyonel kararların ayrı ayrı ele alınması sağlanmalıdır.

3) İnsan Kaynaklarının İş ve İşgören Uyumu Çerçevesinde Liyakat Esasına Göre Yapılandırılması
Şirket büyüdükçe, önceden ihtiyaç duyulmayan yeni yapılanmalara ihtiyaç duyulur. İnsan kaynakları yapılandırması, bu ihtiyaçları karşılamak için iş ve işgören analizleri, süreç analizleri ve eksikliklerin belirlenmesiyle başlar. Aile şirketlerinin ana sözleşmeleri ve çalışma prensipleri, aile üyelerinin hedefleriyle uyumlu olarak hazırlanmalıdır.
Şirketin vizyonu belirlendikten sonra, organizasyon yapısı kurgulanmalı ve liyakat esasına göre görev tanımları yapılmalıdır. Yönetim, idari ve teknik görev dağılımları net bir şekilde belirlenmeli, yetki ve sorumluluk alanları tanımlanmalıdır. Kurumsal sürdürülebilirlik için norm kadro ve personel yedekleme planları hazırlanmalıdır.
Aile şirketlerinde, gelenek ve duygusallığı aşan liyakate dayalı bir yönetim anlayışı benimsenmeli, performans sistemleri kurularak motivasyon diri tutulmalıdır. Bu süreçte, çağın gerektirdiği yetenek yönetimi ve kariyer planlama teknikleri kullanılmalıdır. İç eğitim yönetimi planları ve dışarıdan profesyonel desteklerle, kurumsal sürdürülebilirlik sağlanmalıdır.

4) Yönetim Metrikleri Seti ile Dijital Dönüşüm Entegrasyonunun Hazırlanması
Şirket yönetimi, organizasyon faaliyetlerinin sonuçlarını ölçebileceği metrikler üretmeli ve bu verileri üst yönetimin anlamlandırabileceği, hızlıca karara dönüştürebileceği şekilde sunmalıdır. Bu metrikler, istatistiksel grafikler ve tablolar halinde görselleştirilmelidir. Bu süreç, şirketin bilişim teknikleri kullanılarak dijital dönüşüm sürecine geçmesini gerektirir.
Dijital dönüşüm, kurumsal sürdürülebilirliğin önemli bir aşamasıdır. Bilişim altyapısı olmayan şirketler, rekabet gücünü kaybeder ve verimlilikten mahrum kalır. Bu durum, kısa, orta ve uzun vadede şirketin piyasadan silinmesine neden olabilir. Dijital dönüşüm sürecinde, iş süreçleri bütüncül bir şekilde planlanmalı, veri analizi ve yapay zekâ teknolojileri kullanılarak hızlı ve sağlıklı kararlar alınmalıdır.
Şirketin vizyonu doğrultusunda, insan kaynaklarından AR-GE’ye, üretimden satışa, finansman yönetiminden markalaşmaya kadar tüm süreçler dijitalleşmeye tabi tutulmalıdır. Bu dijitalleşme planı, kurumsal sürdürülebilirliği sağlayarak şirketi geleceğe taşıyacak adımların temelini oluşturur.


ÖNEM yaklaşımı, bu dört aşamayı özümseyerek uyguladığında, Aile Şirketleri hatta aile şirketi anlayışıyla yönetilen Belediye Şirketlerinin de Kurumsal Sürdürülebilirliğini sağlamada başarılı olacaktır. Kurumsal sürdürülebilirlik, yalnızca aile şirketlerinin değil, ülke ekonomisi ve küresel rekabet için de kritik bir unsurdur. Bu süreçte, aile bireylerinin inancı, liyakatli yönetim, şeffaf denetim mekanizmaları ve dijital dönüşüm, şirketin geleceğini güvence altına alacak temel taşlardır.

Aile Şirketlerinde Kurumsal Sürdürülebilirlik ve Dijital Dönüşüm ;
ÖNEM yaklaşımı, aile şirketlerinde kurumsal sürdürülebilirliği sağlamak ve dijital dönüşümü gerçekleştirmek için kapsamlı ve sistematik bir yol haritası sunar. Bu yaklaşım, aile bireylerinin bireysel durumları ile şirketin genel durumunu birlikte analiz ederek başlar. Her bir bireye özel reçeteler sunmak yerine, vizyoner bir anlayışı kurumsal sürdürülebilir bir sisteme dönüştürmeyi hedefler. Bu süreçte, şirketin kurumsal yapısını ve geleceğini tehlikeye atabilecek kişilerin yönetimden uzak tutulması, iç denetimin güçlendirilmesi ve bağımsız dış denetim mekanizmalarının kurulması esastır. 
 

ÖNEM yaklaşımı, aile şirketlerine özgü bir yapı sunarken, ortak bir vizyon oluşturmayı ve bu vizyonu hayata geçirecek adımları belirlemeyi amaçlar. Bu süreç, dört temel aşamadan oluşur:
1. Aile Yapısı ve Şirketin Kurumsal Yapısının Analizi: Aile Anayasası ve Şirket İç Yönergesi
İlk aşamada, aile yapısı ile şirketin kurumsal yapısı birlikte analiz edilir. Bu analiz, Aile Anayasası ve Şirket İç Yönergesi (Şirket Anayasası) hazırlanmasına temel oluşturur. Aile Anayasası, aile bireylerinin birbirleriyle olan ilişkilerini, şirketle olan bağlarını ve kurumsal ilkeleri düzenler. Şirket İç Yönergesi ise, şirketin yönetim yapısını, karar alma süreçlerini ve operasyonel işleyişini tanımlar.
Bu aşamada, aile bireylerinin geçmiş tecrübeleri, şikâyetleri ve beklentileri dinlenir. Şirketin mevcut durumu ve geleceğine dair metrik analizler yapılarak, gerçekçi ve rasyonel bir bakış açısıyla Aile Anayasası hazırlanır. Bu belge, aile bireylerinin şirket yönetimindeki rollerini, haklarını ve sorumluluklarını net bir şekilde tanımlar.
2. Profesyonel Yönetim ile Hedeflerin Belirlenmesi ve Yol Haritasının Hazırlanması
İkinci aşamada, profesyonel yönetim anlayışı benimsenerek, şirketin uzun vadeli hedefleri belirlenir ve bu hedeflere ulaşmak için bir yol haritası hazırlanır. Bu süreçte, aile bireylerinin yanı sıra dışarıdan liyakat sahibi profesyonel yöneticilerin de katılımı sağlanır.
Hedefler, şirketin kurumsal vizyonu ve misyonu doğrultusunda belirlenir. Bu hedeflere ulaşmak için gerekli çalışma metotları, stratejiler ve operasyonel planlar oluşturulur. Bu aşamada, şirketin mevcut yönetim yapısı gözden geçirilir ve gerekli düzenlemeler yapılır. Özellikle, yönetim kurulu yapısı, iç denetim mekanizmaları ve karar alma süreçleri yeniden şekillendirilir.
3. Hedeflere Ulaşmanın Ölçülmesi ve Denetlenmesi: Kurumsal Sürdürülebilirliğin Tesisi
Üçüncü aşamada, belirlenen hedeflere ulaşılıp ulaşılmadığı ölçülür ve denetlenir. Bu süreçte, şirketin performansı düzenli olarak izlenir ve gerekli düzenlemeler yapılır. Kurumsal sürdürülebilirliğin sağlanması için, iç denetim mekanizmaları güçlendirilir ve bağımsız dış denetim süreçleri etkin hale getirilir.
Bu aşamada, şirketin finansal performansı, operasyonel verimliliği ve insan kaynakları yönetimi gibi alanlarda kapsamlı analizler yapılır. Elde edilen veriler, şirketin geleceğine yönelik stratejik kararlar almak için kullanılır. Ayrıca, aile bireylerinin ve profesyonel yöneticilerin performansları değerlendirilerek, liyakate dayalı bir yönetim anlayışı benimsenir.                                                                                    4. Yönetim Metrikleri Seti ile Dijital Dönüşüm Entegrasyonu
Dördüncü ve son aşamada, yönetim metrikleri seti ile dijital dönüşüm süreci entegre edilir. Bu aşamada, şirketin organizasyonel faaliyetlerinin sonuçları ölçülebilir metrikler haline getirilir ve bu veriler, üst yönetimin karar alma süreçlerini desteklemek için kullanılır. Dijital dönüşüm, şirketin tüm iş süreçlerini kapsayacak şekilde planlanır ve uygulanır.
Bu süreçte, bilişim teknolojileri ve yapay zeka gibi çağın gerektirdiği teknolojik araçlar kullanılır. Dijital dönüşüm, şirketin verimliliğini artırırken, rekabet gücünü de güçlendirir. Ayrıca, şirketin veri analizi ve raporlama süreçleri dijitalleştirilerek, daha hızlı ve sağlıklı kararlar alınması sağlanır.

ÖNEM Yaklaşımının Temel İlkeleri
ÖNEM yaklaşımı, aile şirketlerinde kurumsal sürdürülebilirliği sağlamak için aşağıdaki temel ilkeleri benimser:
1. Aile Bireylerinin Katılımı: Aile bireylerinin sürece aktif katılımı sağlanarak, ortak bir vizyon oluşturulur.
2. Liyakat ve Profesyonellik: Yönetimde liyakate dayalı bir anlayış benimsenir ve dışarıdan profesyonel yöneticilerin katkısı sağlanır.
3. Şeffaflık ve Hesap Verebilirlik: Şirketin yönetim süreçleri şeffaf hale getirilir ve hesap verebilirlik sağlanır.
4. Dijital Dönüşüm: Çağın gerektirdiği teknolojik araçlar kullanılarak, şirketin dijital dönüşümü gerçekleştirilir.
5. Sürekli İyileştirme: Şirketin performansı düzenli olarak izlenir ve sürekli iyileştirme süreçleri uygulanır.
ÖNEM yaklaşımı, aile şirketlerinin kurumsal sürdürülebilirliğini sağlamak ve dijital dönüşümü gerçekleştirmek için kapsamlı bir çerçeve sunar. Bu yaklaşım, aile bireylerinin bireysel durumları ile şirketin genel durumunu birlikte analiz ederek, ortak bir vizyon oluşturmayı hedefler. Aile Anayasası ve Şirket İç Yönergesi’nin hazırlanması, profesyonel yönetim anlayışının benimsenmesi, hedeflerin ölçülmesi ve denetlenmesi, dijital dönüşüm süreçlerinin entegrasyonu gibi adımlar, şirketin geleceğini güvence altına alır.
ÖNEM yaklaşımı, kurucunun vizyoner bakış açısı ve kurumsal kültürün sistemleşmesiyle başarıya ulaşır. Bu süreçte, aile bireylerinin ve profesyonel yöneticilerin iş birliği, şirketin uzun vadeli başarısını sağlar. Kurumsal Sürdürülebilirlik, yalnızca aile şirketleri için değil, ülke ekonomisi ve küresel rekabet için de kritik bir unsurdur.
SONUÇ OLARAK; Vizyoner Aile Yapısı Oluşmadan Aile Şirketlerinin Kurumsallaşması Zordur.        

            
VİZYONER AİLE YAPISI İLE KURUMSAL AİLE ŞİRKETLERİNİN OLUŞMASI DİLEĞİYLE...       
                                                                               
                                                G.M.K Bulvarı Eti mahallesi 72/5 Çankaya/ANKARA
GSM: 0 532 202 46 83               www.fibad.com.tr              fibadbagimsizdenetim@gmail.com
 

FİBAD